Aziz Mü'minlerl
Kur´an-ı Kerim, insanlara hidayet yollarım göstererek onları dünyada ve ahirette mutluluğa erdirmek için Allah tarafından gönderilen ilahi kitaplar zincirinin Hatemül Enbiya efendimize 23 senede ayet ayet, sure sure inzal olunan son halkasıdır. Bu kitap, her türlü tahrif ve tağyirden korunmuş, beşeriyetin gerçek saadetini temin edecek hükümleri, meseleleri, kaide ve kuralları ihtiva eden, kutsal kitapların da en efdalı ve sonuncusu olan bir kitaptır.
Kur´an-ı Kerim, hem lafız ve hem de mana itibarı ile muazzam ve ebedi bir mucizedir, O Allah’a ait olan bir vahiy olup, onun edebî inceliklerine, güzel ifadesine ve taşıdığı manalara nihayet yoktur. Bu güne kadar hiç kimse onun en kısa ayetinin veya suresinin bir benzerini getirememiş, ebediyyen de getiremeyecektir. O, semavî bir fesahat ve belagat timsalidir,
Muhterem Mü'minler!
Şüphe yok ki, ilahî bir mucize olan Kur´an, ne lafız, ne de mana itibari ile şiir özelliği taşır. Çünkü şiir tamamıyla insan unsurunun bir ürünüdür. Halbuki Kur´an'ın mübarek lafızları da, manaları da ulvîdir, vahyi sübhaniyyeye müstenittir. Onun üzerinde beşerî hiçbir etki ve katkı yoktur.
Kur´an'ın kendine has üslubunun sağladığı akıcılığı ve etki gücü sebebi ile, Onun inkarcı ilk muhatapları, Hz. Peygamberi şair, Kur´an-ı da şiir diye nitelemeye kalkışınca, Cenâb-ı Hak, bu iftira ve yakıştırmalara "Biz Muhammed´e şiir öğretmedik, bu ona yaraşmaz da" (Yasin 69) ayetiyle cevap vermiş, böylece inzal buyurduğu son kitabı ve onun kutsallığım yok sayan yaklaşımı ve zihniyeti reddetmiştir.
Değerli Mü'minler!
Kur´an mealleri doğrudan doğruya Kuran olmamakla beraber, onun içerdiği ilahî mesajları belli ölçüde yansıtmaları bakımından kutsallık arz ederler. Kur´an meallerin! insan ürünü olarak alelade metinlerle bir görmek de yanlış ve tehlikelidir. Çünkü, Kur´an çevrilerinin herhangi bir şiir şeklinde düzenlenerek müzik aletleri eşliğinde, melodik bir biçimde okunması, Kur´an-ı kutsallığından soyutlamak, taşıdığı ilahi değeri, takip ettiği yüksek gayeyi gözardı etmek ve onu insan zihninin ürettiği bir ürün konumuna indirmek anlamına gelir ki doğru bir davranış değildir.
Gerçek şu ki, Kuran'ın orijinal metninin de mealinin de okunması ibadet niteliği taşır. Bu itibarla Kur´an tercümesinin müzik aletleri eşliğinde okunması, ibadetin sahip olduğu huzur ortamını, manevi ve ilahi konumunu zedeler ve sarsar. Ayrıca bu durum, müzik ile ibadetin "bir noktada" özdeşleşmesine ve zamanla müziğin camilere girmesine zemin hazırlar. Bu ise, bütün ilahi ve semavi dinlerde korunması öngörülen beş temel esastan biri olan "Dinin korunması" ilkesini ihlal edeceğinden İslam'ın onaylamadığı bir durumdur.
Aziz Kardeşlerim !
Kur´an tercümesini, saz çalıp türkü söyler gibi okumak, Kuran'ın kutsallığını zedeler, onun tekliğini ve eşsiz oluş özelliğini yok eder ve onu insanoğlu tarafından yazılmış diğer kitaplarla aynı konuma düşürür. Bu itibarla Kur´an tercümesinin bestelenerek herhangi bir enstrüman eşliğinde, şarkı, beste, veya türkü söyler gibi okunması dinen caiz değildir. Böyle bir uygulamaya girişilmesi İslamî ve ilmî gerçeklere aykırı olduğu gibi, geniş halk kitlelerinin huzurunun bozulmasına ve gereksiz tartışmalara sebep olacağından böyle bir uygulama doğrudan doğruya Kur´an-ı tezyif etmek, onu eğlenceye almak ve küçümsemek demektir. Halbuki Allah "şüphesiz bu Kur´an, hak ile batılı ayıran bir sözdür. O bir eğlence ve boş söz değildir." (Tarık 13-14) buyurarak Kur´an-a karşı takınılacak bu tür tavırları kesinlikle yasaklamıştır.
Öyle ise bütün insanları vahdete, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe davet eden bu Kuran'ın ayniyetini ve hikmet dolu hükümlerini olduğu gibi muhafazaya çalışmak, bütün muhteviyatına tamamen riayet etmek, tüm insanlık için en kutsal bir görevdir.
ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN.