Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaBoZKurT CePHesİAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Geç Kalmaların Af Dileyişi.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
bykasirga
Acemi
Acemi
bykasirga


Erkek
Mesaj Sayısı : 35
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 03/11/08

Geç Kalmaların Af Dileyişi. Empty
MesajKonu: Geç Kalmaların Af Dileyişi.   Geç Kalmaların Af Dileyişi. I_icon_minitimePtsi Kas. 03, 2008 9:08 pm

Tren gecenin karanlığında hızla yol alırken, camın siyahlığında yüzümü görüyorum. Bir farkediş, bir irkiliş bu rastlantıyla.



Son kez, ilk uğurlayışım geliyor aklıma seni aynı trenle, aynı yere. Ve hep aynı gidiş var gözlerimde, geridönüşleri geç kalmış başlangıçlar ve yalvarmalar gibi çaresiz.



Bir anlamı daha var mıydı gidişinin. Yanılgılarla, endişelerle, çıkmazlarla dolu bir bütünü parçalamak yada onarmak anlamına mı geliyordu bu terkediş? Ve yenidenlikler mi katacaktın hayatına, yine.



O sabah ocaktaki çaydanlığın kaynayan suyunu demliğe boşaltırken aklına gelmişti. Neden iyi bir fikir olmasındı ki. Hiç bilmediği bir yerde, onu hiç bilmeyen insanlarla yeni bir hayata başlamak düşüncesi, her zamanki çılgınlıkları gibi. Demli çayını yudumlarken, çoktan planlamıştı herşeyi. Daha küçük bir şehir olmalıydı. Hem de Egede. Hep istediği gibi.



\"Denize yakın bir ev tutmalıyım.\" diye düşündü, mavi\'ye doymak için. Güneşin karşıda denize battığını görebilmeliydi her akşam. O muhteşem renk çeşitinde yeniden doğmalıydı. Ve hiç pişmanlık duymamalıydı, sahip olduklarının tadına varıp da.



\"Deniz!\" diyorum.



\"Deniz!\".



Duymuyor. Bilmiyorum ki neler kuruyor kafasında. Bilgisayarının printer\'i sinyal vermeye başladı. İrkildi birden.



\"Nerdesin sen?\"



Bilemezdim yine hangi dünyalarda koşturup duruyor, bilemezdim bugünkü neşesi yarın da sürecek mi, bilemezdim korku filminde ağlayacak mı, bilemezdim bu sefer pizzasını neli yiyecek, bilemezdim evden sadece gazete almak için çıktığında aceba kaç saat sonra dönecek, bilemezdim göründüğü kadar mutlu mu... \"Yine neler geçiyor aklından?\" diye sorarken, alacağım cevabın bana o en yakın insanı uzak bir yerlere uğurlamak olduğunu da bilemezdim.



Şimdi, yalnızca bir arkadaştan ya da bir sevgiliden değil, beni tamamlayan diğer yarımdan ayrılmaya hazırlanmak zorundaydı, yaşadığım bütün zamanlar. Bir anlık bir bakış yeterdi çünkü anlamalarımıza, tek bir sözcüğe gerek kalmadan.



\"Çok zor artık burada, bu şehirde devam etmek.\" diyordu. Hep aynı şarkıyı dinlemek gibi, sonsuza dek.



Belki en zoru \"vazgeçmek\" değildi Deniz? En zoru senden vazgeçmek oysa.. Uğuruna inandığım bütün herşey adına yalnızca bir söz verebilirim sana belki, hiç bitiremediğimiz bitişimiz için.



Böylesi bir kararı hiç almamış olmanı isterdim. İnan. Her ne kadar bir ayrılığa konuşmuş olsak da sen burada, bu şehirde, yanımda, yakınımdaydın.



Herşeye rağmen, elimi uzattığımda dokunabiliyorken sana ve başımı çevirdiğimde görebiliyorken seni, farkında olmadığım bir kopamayışı yaşıyor, bir vazgeçemeyişi sürdürüyormuşum aslında.



Ağlamayı öğreniyor şimdi gözlerim.



(22 Şubat \'94)


Bugün güneşli bir gün. Bahara dönük sanki. Böyle günlerde içinin nasıl da kıpır kıpır olduğunu düşünüyorum.



(3 Mart \'94)


Bu hafta sonu kayak yapmaya gitmeyi planlamıştım ama içim istemedi. İki kez aradım seni, telefonun cevap vermiyor. Merak ettim, o, çok sevdiğin perdelerin yeni evinin pencerelerine uydu mu?



(9 Mart \'94)


Akşam eve döndüğümde posta kutusunda kartını buldum. Nerden bulursun böyle komik şeyleri? Kartın üzerindeki kocaman ayı umarım ben değilimdir.



(13 Mart \'94)


Tanışmamızın yıldönümü. Bugün, sana hiç çiçek vermediğimi ayrıştırıyorum. Oysa birçok defa, beyaz gül sevdiğini söylediğin geliyor aklıma.



(10 Nisan \'94)


Kütüphaneyi düzeltirken fotoğraflar geçti elime. Onları neden bana bıraktığını şimdi anlıyorum.



(22 Nisan \'94-Geceyarısı)


Uykusuz gecelerde, saatler süren konuşmalarımızı anımsıyorum ve bütün herşeyin sıradan olmayışını nasıl ayrımsayamadığımı unutmak istiyorum.



(27 Mayıs \'94)


Korku çığlığı kelimeler yazıyor kalemim. Çıldırmışcasına hızlı ve karmaşık şeyler. Bir düzeni yok cümlelerin. Ya yok oluyor hayalgücüm, ya da kısıtlıyorum kendimi, zorlayarak. Yaşamın çeşitliliğini unutmuş, tekdüze oluvermiş kalemim. Belki süslerinden arınıyor anlatımlarım ama hayır olmuyor! Birkaç kelime var seçebildiğim, sürekli tekrarladığım: Umut-Kayboluş-Yitiriş. Kendini yazıyor hayatım. Kendimi yazıyorum ben: Hiç göremediğim kadar net, hiç anlatamadığım kadar gerçek, hiç bilmediğim kadar bencil, sorumsuz, duygusuz, ruhsuz. Belki yaşamam, hissetmem gerekiyordu bütün bunları. Çokşey için geç, biliyorum, ama Herşey için değil. Oysa, tek farkı bu aldanışın, şimdi gerçekten yalnızım. Yalnız... Ümit etmenin güç bir şey olduğunu anlıyorum şimdi. Gerçek olan tek şey bağlanmaktı; sınırsızca. Ben ne yapıyorum? İnan bilmiyorum. Bilseydim yapmaktan korkardım belki. Yalnızca içimden geldiği gibi davranıyorum, ilk defa.



Küçük bir ayrıntı, istemekle istememek kararsızlığı, adına birlikte olmak dediğimiz. Durmalar ve başlamalarla süregelen zorlukları \"Seni seviyorum\" demenin.



Deneyimler aşılmamıştı henüz. Dün ve yarın arasındaki zamanı algılayamamıştım daha.



Aynı numarayı çevirmek her gecenin aynı saatinde. Yeni bir başlangıç yaratma çabası, yarım kalan düşlere.



Ben bir yanlışlığı yaşamak istemiyordum ki! Sense, bir hatalar tekrarını... Ve o ince çizgide ayrılıyordu özlemlerimiz. Henüz çok küçüktük, hiç bilmediğimiz kadar.



Ne kadarını hissedebiliyorsun yaşadıklarımın? Yükünü artırmak için değil bu sorgu, aksine azaltmak, üstlenmek için. Çünkü sıradan olmayı hak etmiyor bizim Biz oluşumuz.



Şimdi uzaklıkları düşünüyorum, uzak olmaları. İsteyip de varamamaları. Yeni bir sayfa çevirmekten söz ediyorum, Biz olmanın bilinci için. İnancımız kadar başarabiliriz bundan sonra -senin hep inandığın gibi- eğer istiyorsan.



\"İstemek, yaratmaktır\" dersin. İstemek, çoğaltmaktır. Hadi gel, izin ver çoğaltayım şimdi Biz’i.



Geç kalmalarımın afdileyişi, eksik bir nota dilimde yalnızlık. Bir büyük cezayla yüzleşmiş olarak, bu gece yoldayım sana doğru. Sen olduğun ve sen orada olduğun için değil, ben ve sen \"Biz\" olduğumuz için. Bu sefer korkmadan, bu sefer ben gibi, bu sefer bizim için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Geç Kalmaların Af Dileyişi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: BOZKURT CEPHESİ / EDEBIYAT :: Roman-Hikaye-Öykü-
Buraya geçin: