Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaBoZKurT CePHesİAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 FARKINDAMIYIZ ACABA

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
BARISAKTAS
Site Başkanı
Site Başkanı
BARISAKTAS


Erkek
Mesaj Sayısı : 135
Yaş : 32
Nerden : Sinoplu
İş/Hobiler : Web Tasarım / Elektronik Devreler
Lakap : BARIS REİS
Kayıt tarihi : 02/11/08

FARKINDAMIYIZ ACABA Empty
MesajKonu: FARKINDAMIYIZ ACABA   FARKINDAMIYIZ ACABA I_icon_minitimePaz Kas. 02, 2008 5:59 pm

Allahü teala bize verdigi nimetler karsiliginda bizden birsey istiyor... Allahü teala, yarattigi mahluklarin içerisinde yalniz insana kiymet verdi... Kendisini tanimayi nasib etti. Tanimak çok kiymetlidir. Peygamber efendimizi herkes görüyordu, ama tanimadilar. Tanimak zordur. Taniyanlar Eshab-i kiram oldu. Allahü teala taninmak istiyor. Bir hadis-i kudside, ben taninmayi sevdim buyuruyor. Tanimamiz lazim. Ikinciside; Onun ihsan ettigi nimetlere karsilik olarak tesekkür istiyor. Allahü tealaya tesekkür nasil olur...? tesekkür namazdir! Çünki zekat, malin varsa, hac sartlar varsa, oruc keza öyle; ama namazda hiçbir engel yok. Teyemmüm ederek kilar, ima ile kilar, yatarak kilar, hastayken kilar, yani hiçbir engel olmadigi için Allahü teala tesekkürü namazla baslatmistir. Onun için büyükler buyuruyorlarki, Namaz kilmayanin hiçbir tesekkürü Allahü teala tarafindan kabul edilmiyor. Imanin bayragi, alameti namazdir. Abdülhakim efendi hazretleri namaz risalesinde buyuruyorlar ki; Bir mü’min yüzbin hac yapsa, yüzbin altin sadaka dagitsa, yüzbin fakir yedirse, eger namaz kilmamissa hiçbir kiymeti olmaz.
Mahmud-u Gaznevi Hindistanin tamamini alinca Çin ile komsu olmus. Çin padisahi, bana saldirma, sana bir bilmece soracagim, eger bunu bilirsen Çin devleti olarak emrindeyiz demis. Üç tane som altindan insan heykeli göndermis. Bunlardan ikisi sahte, birisi saglam. Saglam olanini bul, bana bildir ben dogru olanina isaret koydum, biliyorum. Bilirsen, tamam demis. Mahmud-u Gaznevi, peki demis. Bakmis, heykeller tipatip birbirinin aynisi. Ayaz ismindeki vezirini çagirmis. Ayaz gelmis, heykellere bakmis bakmis, ince bir tel bulmus, heykellerden birinin kulagindan sokmus, agzindan çikmis. Bu yaramaz, giybet ediyor demis. Ikinciyi getirmisler. Kulagina teli sokmus, öbür kulagindan çikmis. Bu, salak demis. Bir kulagindan giriyor, digerinden çikiyor bir sey kalmiyor. Digerini almis, teli yine kulagina sokmus. Tel dogruca kalbe gitmis. Bu saglami demis. Bu giybet etmiyor, duyduklarini söylemiyor. O heykeli padisaha göndermisler.

Bir mü’min kendisi için bagirirsa, bu, öfkedir, seytanidir. Bir mü’min, Allah için yüksek sesle konusursa, bagirirsa, buna gayret denir, bu rahmanidir. Nefsin karistigi sey çok tehlikelidir. Seytan, insanin imanini en kolay olarak, öfkelendigi zaman bozar. Cenab-i Peygamber “aleyhisselatü vesselam” buyuruyorlar ki, La tagdab, la tagdab, la tagdab. Öfkelenme, öfkelenme, öfkelenme. Öfke hem akli giderir, hem de imani giderir. Cenab-i Peygamber “aleyhisselatü vesselam” buyuruyor ki; Hakli oldugu zaman münakasa etmeyen, baskasini kirmayana Cennette kösk verilecek, eger saka dahi olsa yalan söylemezse, Cennetin ortasinda ona kösk verilecek, ben kefilim buyuruyor. Içinizde en pehlivan öfkelenmeyen, öfkesini yenendir buyurmustur. Bir kimse kalp kirdigi zaman, Kabeyi yetmis defa yikmis gibi günaha girer, kul hakkina girer.

Iki mübarek zat oturuyorlarmis. Biri ötekine demis ki: bizim ahirette halimiz ne olacak. Yarin biz orada nasil hesap verecegiz. Digeri demis ki; sana bir sey soracagim ama dogru söyle.... Ahirette senin hesabini annen mi, baban mi, yoksa Allahü Teala mi görsün? ... Ne kadar yaramaz da olsam annem beni atese atamaz. Babam zaten hiç kiyamaz. Ama bunlarin hepsinin sana olan merhameti sefkati, Cenabi Hakkin merhamet ve sefkat deryasinin bir parçasidir. Annenin sefkati Cenabi Allahin sefkatinden bir zerre. Babaninki de öyle.

Bir gün cenabi Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ bir muharebeden sonra dinleniyorlarmis. Esirlerin arasinda bir kadincagiz, bir oraya bir buraya kosuyormus. Eshabi kiram da, cenabi Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ da ona bakiyorlarmis. Sonunda kundaktaki bebegini bulmus ve bir çalinin arkasina geçip emzirmeye baslamis. Peygamber Efendimiz ‘aleyhisselatü vesselam’ diyor ki; Ne diyorsunuz? Bu anne ölümü unuttu, esareti unuttu sadece çocugunu düsünüyor. Bu anne, bu evladini atese atar mi? Vallahi Allah da böyle atese atmaz.

Bir gün Cenabi Peygamber ‘aleyhissaletü vesselam’ bir müsriki karsisina almis ona islamiyeti anlatiyordu. Her anlatista o müsrik, cenabi Peygamberle alay ediyordu, inkar ediyordu. Bu bir müddet devam etti. Hazreti Ömer ‘radiyallahüanh’ dayanamadi kilici aldi geldi. Ya Resulullah yeter bu kadar, destur dedi. Hayir ya Ömer git yerine otur, buyurdular. Hazreti Ömer gitti yerine oturdu. O yine, nasihat etmeye devam etti. müsrik yine inkar etti, alay etti... Bu ne kadar sürdü belli degil. En sonunda o müsrik dedi ki, pes Ya Resulullah dedi, tam bir müslüman oldu. Cenabi Peygamber Hazreti Ömer’i çagirdi ... Eger sana peki deseydim, bu kisi müsrik olarak cehenneme giderdi. Ama ben bu dini iki seyle yaydim: Sabir ve merhamet. Hazreti Peygamber sabir ve merhametle bu isi yapti.

Bir vali vefat ettikten sonra bunu rüyada görüyorlar, Cennetin tam ortasinda muazzam bir kösk, köskün içi disi dolu. Dediler ki bu dereceye bu makama nasil kavustunuz. Dedi ki; bir gün ordulari teftis etmek için ovalara doldurdum... Ova bastan asagi asker doluydu. Bende tepeye çiktim. Oradan askere bir baktim tam o sirada kalbime kibir geldi. Kibir gelir gelmez hemen ben o niyetimi degistirdim. Dedim ki; Ya rabbi bu ordu Cenabi Peygamberin zamaninda olsaydi, Uhud harbine bende gitseydim. Bedirde bende bulunsaydim, simdi ne kadar bahtiyar olurdum dedim. Hem o günahtan kurtuldum hem de bu dereceye kavusmakla mükafatlandirildim.

Imam-i rabbani hazretlerine geliyorlar soruyorlar, diyorlar ki; Müslümanlar garip, Müslümanlar fakir, Müslümanlar hasta, Müslümanlar üzüntüde, Müslümanlar sikintida, kafirler ise bir elleri yagda bir elleri balda. Ne olurdu Allahü tealanin çok sevdigi kullar dünyada rahat etselerdi, borçlu olmasalardi, sikintida olmasalardi? Imam-i rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; Bizim dinimiz gabya iman dinidir. Eger Allahü teala razi oldugu, sevdigi kullarina bu bahsedilenleri verseydi, sikintida olan kafirler sirf bu gördüklerine bu rahata kavusmak için Müslüman olurdu, kabul ederdi. Bu bir imtihandir. Allahü teala gizlemistir. Onun imtihani; kullari sözüne mi yoksa gördüklerine mi iman edecekler. Onun için müminlerin bu sikintilari bir hazinedir. Kiymetini bilmek lazim. Çünkü bu haller o kulu Cenab-i Hakkin çok sevdiginin alametidir. Çünkü en çok sevdigi kulu olan cenabi Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ herkesin çektiginden daha fazla çekti. Onun için, üzüntü çekenler hastalik çekenler, sikintiyi çekenler sabretsinler bunun mükafati çok fazla olacaktir.

Birgün çok mübarek bir zatin çok sevdigi bir talebesi, hocasina gelmis; Hocam, bir sikintim var, seytandan çok sikayetçiyim, kalbime çok vesvese veriyor. Bir dua edin de beni bu sikintidan kurtarin demis. Hocasida, Allah Allah biraz evvel seytan buradaydi, o da senden sikayet etti. Biraz sonra senin buraya gelecegini ve onu sikayet edecegini söyledi. Dedi ki; Allahü teala bana cenneti vermedi. Dünyayi bana verdi. Siz bütün sohbetlerinizde diyorsunuz ki; dünyayi sevmeyin, burada fanisiniz, asil makaminiz ahirettir, cennettir. Bu taleben dünyayi düsünüyor. (Olmamasi degil) Bu kalpten dünyayi seviyor. Bunun kalbinden dünyayi sevmesi benim sahama giriyor. Benim sahama girene ben acimam. Çünki ehl-i dünyayi aldatmak, benim meslegimdir. Ben ehl-i ahiretle ugrasmiyorum. Sen talebene dünyayi kalpten çikarmasini söyle demis. (Yasak olan dünya sevgisidir, kendisi degil). (Varligi çok iyi; ama sevgisi fena). Cenab-i Hak buyuruyor ki; Bütün azalari sana emanet verdim; ama kalbi kendime ayirdim... oraya çöp doldurursak olmaz. Hadis-i serif var dünya sevgisi her kötülügün kaynagidir.

Abbasi halifelerinden mübarek bir zat vezirini çagirmis. Ey vezir, üç derdim var, çare bul demis. Bazan çok sikiliyorum, bazan çok öfkeleniyorum, bazanda kibirleniyorum, gururlaniyorum, buna bir çare bul demis. Vezir iki gün müsaade istemis, iki gün sonra bir yüzük getirmis, yüzügün üzerine bir yazi yazmis, ne zaman bunlar olursa bu yüzükteki yaziyi oku demis. Sümme maza yazmis. Sonra ne olacak demek. Sonra ne olacak, ölecek. Sinirlenince bakmis, sümme maza, sikilinca bakmis sümme maza, kibirlenince bakmis, sümme maza. Sonra ne olacak, ölüm... hani maazallah diyorlar ya. Padisahin cani sikiliyor, okuyor sümme maza. Ben ölecegim diyor sikilmayi birakiyor. Tam öfkelenecek sümme maza, sinirlenince bakiyor ölüm var, tam kibirlenecek bakiyor yine sümme maza. Sonra ne oluyor, sonra ölüm olacak. Dolayisiyla insanin hayatinda ki fireni ölümü düsünmektir. Insanin dünyadaki felaketi türlü emellere sahip olmaktir, yani doymamaktir. Nefsin özelligi bu, bana yeter demez. Her seyi yer, bu bana yeter demez. Onun içi Cenabi Hak Kuran- i Kerimde nefsi heyula isminde bir hayvana benzetiyor. Bu hayvanin özelligi, ne yese doymaz.

insan olabilmek ,Dini korumak, avuçta ates tutmak gibi zordur.ama nereden gelip nereye gideceğinin farkında olan içinse bir okadar kolaydır.yeterki kendine tabi olma. Çünki kendi demek, nefsi demektir. Nefs de Allahin düsmanidi

Allaha emanet olunuz.Saygılarımla...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ccc34.tr.gg
 
FARKINDAMIYIZ ACABA
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: BOZKURT CEPHESİ / DINIMIZ ISLAM :: Hadisi Serifler-
Buraya geçin: